Yapraklar dökülüyormuş ; Bir kasım ayındaymış herkes, günler yirmisini gösterdiğinde bir ağlama sesi duyulmuş ; Ve “ Ben “ Dünya’ya gelmişim.
Gün olup güzel Memleketimi karış karış gezeceğimi bilmeden emeklemeye , yürümeye ve koşmaya başlamışım.
Henüz 6 yaşındayken sevdaların en yüceleriyle tanışmışım.
Memleket’e, Millet’e, Hilal’e sevdalanmışım…
Velhasıl-ı kelam bugün “ Beni ben yapan değerler manzumelerine sevdalanmışım.’’
Eylül’de güneşin üşüten yüzünü,
Nisan’da karların yakan yanını,
OCAK’TA poyraz esintisinde ıslanmayı,
…Ve
Zemheride yağmurun altında kurumayı görmüşüm.
Hayatta…
Bağlamamı gökyüzüne kaldırdığımda,
Kimi zaman “ İSYAN “ olmuş nefesim,
Kimi zaman “ MEYDAN OKUYUŞ “ la bulmuş kendini bakışlar,
Kimi zaman sukuta ermiş “ GÖNÜL “.
En delişmen çağlarında namlulara baş eğmeyen “ Ben “ Bir çift göze tutsak olmuşum.
“ BEKLEYİŞ “ le yollarını gözlemişim yarin .
“ HÜZÜNLÜ TABLO “ lar oluşturmuşum yüreğimin en kederli yerinde, candaşını verirken toprağa .
“ YAŞAT BENİ “ demişim. Yaşamam için “ VARLIK SEBEBİM “ dediğim ülkemin sevdasıyla kuşanmak, bezenmek istemişim.
“ SORU İŞARETİ “ oluşmuş yüreğimin her köşesinde ve cevap aramışım bir zaman. “ Mezarda kavuşmayı bile göze alabilecek kadar “ yüce sevdalara düşmüşüm.
“ SON SÖZ “ü başka anlamlarda değil “ MEHMET VE TÜRK “ olmalı haykırışlarında dile getirmişim.
… VE NEFES ALABİLİYORSAM HALA “ NEFESİNİ VERENLERİ “ UNUTMAMAYA VE UNUTTURMAMAYA ANT İÇMİŞİM…
Selam , Saygı Ve Muhabbetle
MEHMET ÇEKER